Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çok Dikkat! Duygusal Yazı :) Yapım Ekleri Üzerinden "Özlemek" Üzerine Bir Tespit

Resim
Aralık 2007... Sonra hepsi birer birer farklı firmalara transfer olacak iş arkadaşlarımın, yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere uzun süre ofiste olmadığım bi ara, kendi aralarında anlaşarak bana her biri ayrı ayrı "özlediklerini" söyledikleri e-posta göndermeleri üzerine onlara yazdığım cevap... 6 yıl sonra bir tanesi, mesajı sakladığı yerden çıkarınca hatırladım. Hatırlayınca da uzun zamandır doğru konuyu aradığım blogumun yeni yazısı oldu :) (E-postanın başında hepsine çook teşekkür ettiğimi, hatta çaktırmadan duygulandığımı söylediğim girizgahı takiben) ...Yanıtımı size yukarıdaki haliyle gönderecektim ki, bilahare tartışmak üzere bir iki şey daha eklemek istedim: "LE-LA" hepimizin bildiği üzere Türkçe'de isimden fiil üreten nadide eklerden biridir ve genelde sonuna geldiği isimi de içine katarak hareketlenir ve fiil olur. Yüksek sesle bağırdığımızda, ses gür çıktığı için "GÜR-ledim", ya da birine bir şey gitmesi gerektiğinde &qu

Vedanın Kolayı Olmaz, Tamam! Ya Komiği?

Resim
İş yaşamıyla birlikte hayatımıza farkettirmeden giren âdetlerden biri de ayrılırken tüm şirkete gönderilen veda mesajları ... Aslında özel hayatta çok sık karşılaşmadığımız bu âdet, profesyonel yaşamının günlük bir parçası olmuş durumda. Kısa - uzun, duygulu - serzenisli, bazıları resimli, bazıları düz yazı çeşit çeşit veda yazısına şahit oldum çalıştığım yıllar boyunca... Nedense insanlar masasını toplayıp çerçevelerini, biblolarını karton koliye doldurur doldurmaz, içlerindeki lise yıllarından kalma kompozisyon yazma aşkını dindirmek istermişcesine gönderecekleri veda yazısının hazırlığına başlıyor. Veda mesajlarının ortak özelliği, yazının uzunluğunun, o şirketteki çalışma süresiyle doğru orantılı olması... Yalnız sorun şu ki, yazı uzadıkça edebiyatla arası "giriş-gelişme-sonuç" kalıbından ibaret kalmış olanların (ve bunun sonucu olarak okuyucularının) çilesi artıyor... "Veda etmek çok zormuş" diye başlayan pek çok yazı okumuşsunuzdur. Zor başlar başlamasın

Fütüristik Senaryo: Bu Ülke Batar mı? (Günümüz Türk Annesi Gözlemleri Üzerinden Z Nesline Bir Bakış)

Resim
Modern (!) bi baba olarak, eşimden aldığım geribildirimleri dikkate alıp, aile içi görev dağılımımızı "yuvayı dişi kuş yapar, baba sadece ekmek getirir" formatından biraz olsun uzaklaştırabilmek için bi' süredir çocukların havuza götürülmesi işini ben üstlenmiş bulunuyorum. Bu vesileyle her hafta sonu 4 saate yakın bir süreyi, yüzme havuzu tribünündeki anneleri gözleyerek ve bu sayede beni ülkenin geleceği ile ilgili ciddi endişelere gark eden tespitler yapmaya ayırıyorum. Uzatmadan söyleyeyim: Beyler! Durum çok vahim... Siz işinizde gücünüzdeyken, çocuklarınızın klişe deyimiyle “vatanına, milletine hayırlı olacak bir evlat" gibi yetiştiğini sanıyor olabilirsiniz. Ancak durum maalesef öyle değil. Gözünüzde canlandırabilmeniz için detaylı anlatmaya çalışacağım: 1,5 saatini sandalyenin ucunda diken üstünde öne eğilmiş ve antrenmanın tamamını çocuğuna bağırarak geçiren kadınlar düşünün. - "Çocuğum gözlüğün kaymış, (sen geri zekalisin anlamazsın) gel düz